Depresyon aslında bir ruh halini tanımlayan sözcüktür. Ancak aynı zamanda psikiyatrik bir bozukluğu tanımlamak amacıyla da kullanıldığından giderek bir hastalık adı halini almıştır. Bir kişi için depresyonda denildiğinde, bir çeşit ruhsal çökkünlük halinde olduğu anlaşılmaktadır. Gündelik olaylar mutlaka insanların ruh halini olumsuz etkilemektedir, ancak depresyondan farkı, kişinin bu durumu çözümsüz ve kendisini de yetersiz hissetmemesidir. Gündelik olaylar morali bozulan kişi olumlu gelişmeler ile kendisini yeniden iyi hissederken, depresyon hastalığındaki kişi olaylara bağlı olarak kendini daha iyi hissetmez. Bu nedenle tüm gündelik moral bozukluklarını veya gelip geçici umutsuzluk hallerini depresyon olarak kavramlaştırmak hatalı bir yaklaşım olmaktadır. Ayrıca depresyon hastaları yaşam içindeki aktivitelerini sürdüremezler ve iş, aile ve sosyal yaşamları olumsuz etkilenir.
Her 10 erkekten 1’i, her 10 kadından ise her 4 veya 5’i yaşamlarında en az bir kez depresyon hastalığına yakalanacaktır. Depresyon şu anda dünyada en fazla yeti kaybı oluşturan hastalıklar sırasında dördüncü sıradadır.
Depresyon mutlaka psikiyatri hekimleri tarafından etkili biçimde tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. İyi tedavi edilmemiş depresyon alkol ve madde kullanım sorunlarına, başka ruhsal hastalıklara da zemin hazırlamaktadır. Uzamış ve iyi tedavi edilmemiş depresyon bedensel hastalıklara da zemin hazırlamakta ve diyabet, kalp hastalıkları gibi bedensel hastalıkların gidişini kötüleştirip ölüm riskini dahi arttırmaktadır. Diğer yandan etkili tedavi edilmeyen depresyonda intihar ile ölüm riski (tamamlanmış intihar riski) %15 civarındadır.
Depresyon tedavisi antidepresan , antipsikotik ve duygudurum dengeleyici gibi ilaç tedavileri ve/veya psikoterapi ile sağlanmaktadır. Ruh sağlığı uzmanı, depresyon belirtilerin şiddeti, niteliği ve yineleyici özellikte olup olmamasına bağlı olarak tedavi rotasını çizer.